Yaygın olarak 'kemik çıkıntıları' olarak adlandırılan osteofitler, eklemlerin içinde ve çevresinde aşırı kemik dokusu büyümesi olan alanlardır. Genellikle yuvarlak kemik çıkıntıları, vücudun, yaş, yaralanma, aşırı kullanım veya bunların bir kombinasyonu ve eklem dejenerasyonunun diğer nedenleriyle ilişkili olabilecek eklemlerdeki bozulmanın etkilerini telafi etmesinin bir sonucudur.
Spesifik olarak osteofit oluşumu, vücudun, bozulması nedeniyle doğal uyumunu kaybetmiş eklemdeki hareketi sınırlama veya hatta durdurma yöntemidir. Yani vücudunuzun niyeti iyi ama bulduğu çözüm yetersiz gibi.
Osteofitler, iki kemik arasında eklemlenmenin olduğu hemen hemen her alanda bulunabilir. Kemik mahmuzları sıklıkla asemptomatiktir. Bununla birlikte, ağrı veya rahatsızlık olduğunda spesifik semptomlar kemik çıkıntısının etkilediği bölgeye bağlı olacaktır. Bununla birlikte, bir osteofitin varlığını tespit etmeye yardımcı olabilecek bazı genel semptomlar vardır.
Dikkat edilmesi gereken belirtilerden bazıları şunlardır:
Aşırı durumlarda, sinir ağrılarının çekilmesi, kişinin mesane veya bağırsaklarının kontrolünü kaybetmesine neden olabilir.
Bu belirtilerden bir veya birkaçını yaşıyorsanız ve yaşam kalitenizi olumsuz etkiliyorsa mutlaka bir doktora başvurmalısınız. Osteofit ancak röntgen ile tespit edilebilir.
Yaşlandıkça eklemlerimizdeki farklı hareketli parçalar ve çok ihtiyaç duyulan yastıklamayı sağlayan kıkırdak yıpranmaya başlar. Bağlarımız 'gevşekliği kaldıramaz' ve ekstra destek sağlayamaz ve bu nedenle vücudumuz daha fazla destekleyici yüzey alanı yaratmak için mevcut eklem yapısının kemiğini kalınlaştırarak boşuna 'yardım etmeye' çalışır.
Biyolog ya da tıp uzmanı olmayan birinin kemiğin yaşayan bir doku olduğunu unutması kolaydır. Bunu fazla bir bilim dersi haline getirmeden, 'osteoblastlar' adı verilen özel hücrelerin yanı sıra 'osteoklastlar' adı verilen diğer hücrelerin faaliyetleri sayesinde kemiklerimiz sağlıklı kalır.
Osteoblastlar yeni kemik dokusunu sentezleyen hücrelerdir; osteoklastlar ise eski kemik dokusunu kan dolaşımıyla karaciğere ve böbreklere taşınabilecek daha küçük minerallere parçalayarak uzaklaştırır.
Bu yenilenme ve uzaklaştırma sürecinin sürdürülmesi, B6 vitamini, Betain Hidroklorik Asit (siyah zeytin, elma sirkesi, ıspanak, lahana vb.), magnezyum gliserofosfat, kalsiyum, kalsiyum klorür ve diğerleri açısından zengin sağlıklı bir beslenmenin sürdürülmesine bağlıdır.
Elbette en iyi beslenme kaynağı taze besindir (genel anlamda). Bununla birlikte, takviyeler yardımcı olabilir. Magnezyum gliserofosfat söz konusu olduğunda, bu önemli mineralin çok düşük seviyeleri toprakta tükendiğinden ve dolayısıyla yiyeceklerimize dahil edilmediğinden, takviye genellikle tek yoldur. Alınması gereken başka bir takviye, kemik sağlığını geliştirmeye yardımcı olan spesifik bir B6 bileşiği olan "P-5-P olarak B6 Vitamini" olacaktır. Amonyum Klorür de, kötü ismine rağmen, pH dengesini osteofitler olmadan sağlıklı kemik büyümesine yardımcı olan bir seviyeye getirmeye yardımcı olan hafif asidik bir bileşiktir.
Kişinin alışkanlıkları ve aktiviteleri de osteofit oluşumunu belirleyen faktörlerdir. Örneğin, marangozlar, tesisatçılar ve diğer esnafın dizlerinde, yıllarca eğilmek ve sıkışık yerlere girmek zorunda kalmanın bir sonucu olarak sıklıkla dizlerinde kemik çıkıntıları gelişir. Sporcular da osteofit oluşumuna karşı oldukça hassastır; Döndürücü manşetteki bir kemik çıkıntısı, çok sayıda büyük lig beyzbol atıcısının kariyerine son verdi.
Obezite aynı zamanda kemik çıkıntılarının da önemli bir nedenidir; eklemlerin bu kadar aşırı ağırlığı desteklemesi amaçlanmamıştır ve bu da herhangi bir dejeneratif süreci hızlandırır.
Osteofit tedavisi yalnızca ağrıya veya hareketsizliğe neden olması durumunda gereklidir. Ağrıyı hafifletmeye yönelik seçenekler arasında, fiziksel aktiviteden önce ve sonra uygulanacak özel bir germe rejiminin benimsenmesi, derin doku masajı ve hatta kemik çıkıntısının giderilmesi için cerrahi müdahale yer alabilir.